Efendi,
Kırmızıya boyadın her yanı.
Gönül kilidini açtın, alaşağı ettin.
Yandığımı sanmakla geçmiş ömrümü,
Bir pul gibi ezip geçtin.
Ne gözüm aynı görür,
Ne dilim aynı kalsın.
Gâm diye içtiğim
Şarab’ı,
lezzetine varan
Alsın.

Fersah fersah gömüldüğüm,
Parçalara bölündüğüm,
Değirmen de dövüldüğüm,
Buğday’dan ne farkım kaldı.

Gâm’ze.