“Sevebilen olabilir, olabilen yapabilir, yapabilen var olur!”
20. yüzyılın ilk yarısının en esrarengiz figürlerinden biri olan Georgy Ivanovich Gurdjieff namı diğer Bay G, bir filozof, ruhani öğretmen ve mistiktir. Henüz çocukken babasına sorduğu sorularla anlam arayışına yönelmiş ve bu merak onun yaşamını öngörülemez biçimde değiştirmiştir.
Hindistan’dan Orta Asya’ya, Anadolu’dan Mısır’a uzanan bu kadim ve ezoterik bilgelik yolculuğu, kendi içsel deneyimleriyle şekillenmiş, artık onun yeni yol dediği Dördüncü Yol’u ortaya çıkarmıştır. Bir bütünlük inşa etmeye çalıştığı Dördüncü Yol’la insanları şuurlanmaya ve aydınlanmaya çağırmıştır.
Metaformik dansları, kişiyi kendi üzerine yönlendiren sıra dışı çalışma biçimiyle dünyada ciddi bir takipçi kitlesine ulaşmayı başaran Gurdjieff sizi kendi Dördüncü Yol’unuzu bulmaya davet ediyor.

Ona kısaca Bay G. diyorum.

Bay G. ve öğretisi ile ilgili internette sınırsız makale ve kaynak veya kitapçılarda kitaplar bulabilirsiniz.

Fakat ben bu yazımda onun öğretisinden ziyade kendisi ile daha yakın temaslar kuracağınız tarafları dilim döndüğünce anlatmak niyetindeyim.

Çocukluğunda kilisede rahip ve doktor olmak üzere yetiştirilmek istenen Bay G.’nin henüz kendisinin dahi bilmediği bir arzuyla tanışmasının temelleri belki de aşık ve ozan olan babası sayesinde kök salmış olsa da baş papaz Borsch’un etkisi yadsınamayacak ölçüde büyüktü.

Opuensky, Bennett ve diğer öğrencileri; Bay G.’nin anılarından, Dördüncü Yol üzerine konuşmalarından ve toplantılarından derledikleri kitaplarla bu yolu merak eden sayısız insana ilham oldular.

Peki, biz Bay G.’yi okurken gerçekten neyi, ne kadar anlıyoruz?

Bay G.’nin anlatılarını herhangi bir bilimsel makale, roman veya öykü okur gibi mi okumalıyız? Yoksa onun kendi anlatımlarında gizli olan ve sizi kendi iç dünyasına çeken bir kaşif gibi kelimelerin altına saklanan anlamın izini mi sürmeliyiz?

İşte benim peşine düştüğüm soru da tam olarak buydu. Bu kısa kitapta sizlerle, Bay G.’nin kitaplarını okurken keşfettiğim bu okuma biçiminden kısa bölümler paylaşacağım.

Öncelikle Bay G. kendi deneyimlerinden yola çıkarak kelime (kavram) üretebilen bir fabrika işçisiydi.

O, tanık olduğu herhangi bir şeyi anlatacak bir kelime ya da kavram bulamadığında onu kendisi üretiyor ve siz bundan zerre şüphe duymuyordunuz. Bilakis okurken bu yeni kurmaca kelimelerle karşılaştığınızda “ancak ve ancak o ifade ile hemhal olabilirmiş” diyordunuz.

Bunlardan ilki, okumalarım sırasında beni derinden etkileyen “Özü-özüne-vuran” ifadesiydi.

Sadece bu 3 kelimeyi günlerce düşündüm.

Onu okurken her an yeni bir “şey” ile karşılaşmaya hazırlıklı olmalısınız.

Başka bir örnek vermem gerekirse, “Kelimesiz İmge Yaratımı”; bu ifadeye de ilk kez Bay G.’te tanık olmuştum.

Kelimeler olmadan imge yaratmak!

Eşine benzerine pek rastlanmayacak kadar aşkın bir hayat yaşayan Bay G.’nin öğretisinin de bir öğretisi olacaktı elbette.

Sayfalar arasında dolanırken gerçekten okuduklarımdan daha fazlası olduğu hissi beni bir an için bile yalnız bırakmıyordu.

Olağanüstü İnsanlarla Karşılaşmalar kitabının bir yerinde anlattığı hikayenin içinde bir bölümde şöyle geçiyordu: O sırada Bay G.’ye yoldaşlık eden köpeği Philos ona sürekli enginar getiriyordu. Bay G. her gün tekrar eden bu duruma bir anlam veremiyordu.

Oysa aklı ona sadıktı, evet, o da tıpkı bir köpeği besler gibi besliyordu onu.

Tam o anda bir sıçrama yaşadım.

İşte Bay G’nin bahsettiği kelimesiz imge yaratımı tam olarak buydu.

Bay G.’nin kitaplarını okuyacak meraklıları için kendilerinin zevk etmeleri isteğimden ötürü yazılarına gizlenen bu akıl ve sezgi yolculuğunda, onlara sadece ışık tutan olmak isterim.

O, bir gemiden denize para atan insanlardan bahsederken para kavramının altına sakladığı gerçeği görmelisiniz, yahut o paraları denizden çıkarmak için denize dalan çocuklara özendiğinde vurguladığı saflığın kokusunu duyumsamalısınız.

Bay G., anlattığı hikayelerin üstünü öyle ustalıkla ve titizlikle örter ki o örtüyü kaldırıp bakmadan onu okumak, sadece okumaktır.

Bay G.’yi okurken onu gerçekten anlamak istiyorsanız, siz de onun gibi gerçek bir düşünme içine girmelisiniz.

Yaşamı onun kadar merak etmeli ve kitaplarını bu merakla okumalısınız. Tıpkı tarih boyunca sırlarla ve gizemlerle dolu hayatı gibi kalemi de sır ve gizemlerle dolu bir yazardı o, bıyıklı bir tanrı, bir sihirbaz ya da her şeydi.

Bir okuyucu olarak, Bay G.’yi okurken her yoldan gidebilirsiniz fakat onu anlamak için sözünü ettiği Dördüncü Yol’dan gitmek zorundasınız.