“Değişmek zorundayız, buna mecburuz.”
Bir şeyi çok merak ediyorum. Toplum olarak biz bölünmeseydik mesela. Bu iş mahallede daha çocukken evlerimizin içinde başlamamış olsaydı nasıl olurdu? O Alevi , bu Kürt , şu Laz , bu Ermeni , O dinsiz demeseydik, birbirimizi sadece bir insan olarak görseydik, Allah’ın tüm sıfatlarının bizlerde açığa çktığını bilseydik. Kuran kurslarında kuranı Arapça öğrenmekle birlikte Türkçesini ve hikmetini bilmekle birlikte , eğitim hayatımızda felsefeye, okumaya, sosyal medyada, tv de her görüp duyduğumuza körü körü körüne inanmak yerine, merak etmeye, merakımızın peşinden gidip okumaya ve araştırmaya çalışsaydık nasıl olurdu? Dış görünüşümüzün bir önemi olmasaydı, dileyen baş örtüsünü rahatça bağlayıp( yobaz/gerici demeden) [...]
Ve Hakikat kapısının sahibi TEK’tir.
Hiç bir film de hikayenin başından sonuca varılmaz, tahminler çoğu zaman tutmaz, hatta ters köşe yeriz filmin sonunda. Ve Hakikat kapısının sahibi TEK’tir. O kapı da ne bekçi vardır, ne de şifreler. Ne kılıçlar vardır, Ne de şövalyeler. Hiç bir şey bilmiyorum, ne gittim, ne gördüm, ne işittim. Fakat ne olmayacağını biliyorum, o da yine kendimce. İnsan her yerden mayalanır, her hamur bir yer de maya tutar. Yeter ki OL’durmak istesin
Kendini BİL
Neydi bu “Kendini BİL” mek. Evrim sürecinden bu yana, mitler, dinler, düşünürler, filozoflar, felsefe akımları, uzak doğudan, Arap yarımadası’na, Asya’dan, Avrupa’ya. Anadolu beşiğinde harmanlanan, binbir harmoni, milyon renkte Can bulan bu “BİLMEK” arzusu ve içindeki kara delikler, çukurlar, labirentler, kör noktalar, uyku ilaçları, doğal antidepresanlar, Özgür Hapishaneler, denetimli serbestlik evleri, kölelik, baş döndüren, başa döndüren, sorular, sanrılar, yankılar, izler, anılar, inançlar, kalıplar, putlar, hepsi neydi bunların ? İnsan! Düşünebilen Var’lık Dönüşebilen Var’lık Sorgulayan Var’lık Görebilen Var’lık Duyabilen Var’lık Konuşabilen Var’lık Ayırt edebilen Var’lık İdrak edebilen Var’lık Öğrenebilen Var’lık Öğretebilen Var’lık Eleştirebilen Var’lık
Her şey “nasip”te gizli
Ve son istasyona varmak üzereyken, Bir bakıyorsun düş’lediğin yerdesin.. Her şey mümkün, her şey “nasip”te gizli Tren yolculuğunu çok severdim çocukken. Ne bilirdim çocukluk hayallerimin bu An’ın mimarı olacağını.. Gâm’ze.