En güzel iklimdesin
Bir An raydan çıkarsın, Anlamazsın bile, çünkü sıkı sıkıya kontrol sendeydi ya hani. Elindeydi tüm yol haritası, duraklar.. Planını yapmıştın, varacaktın oraya. Sen tüm bunları düşünürken, Yeni yollar inşaa edildi, yeni duraklar, yeni bir güzergâh. Bilmediğin bir şehire doğru yola çıktın. O da ne ! Fırtına, yağmur, hava soğuk üşüyorsun. Ya sonra? Ardı sıcacık bir sarı, umut yağıyor yollarına, sevinç döşeniveriyor kollarına, En güzel iklimdesin..
Var’lığım
Var’lığım, Bu aciz beden içinde, Tüm olasılıklar denizin de, Kıyıya vuran hafif bir dalga sadece. Var’lığım Ay ‘sa ben gölgesiyim. Eğer Güneş’se bir ışık hüzmesiyim. Kuş olsa tüm Âlem, kanadından yere düşen Bir tüyün tanesiyim.. Bu kadarım, daha fazlası değil. Neyi bilirim ki ben? Ben diyen gafîl’in türküsüdür sözler, Dökülür zahmetsiz dilimden. Hakikati bir bilsem, bir dokunsam Cemâl’ine, Eser diye övünülen, şu halimi bir görsem. Etiğime topladığım taşlarımı bir döksem, Şu küçücük yüreğimin ipliğini bir çözsem… Eylediğin hâlime sanma ki azaptayım, Şükr’ünden doğanların yaktığı bir Cân’dayım… Gâm’ze
Yakan Sen
Yakan Sen, Yaktıran Sen, Bir Su’yla söndüren Sen. Gör’en Sen, Gör’düren Sen, Kayb’edip Bul’duran Sen, … Nokta koyup en başa Kör kuyuya atan Sen… Gözyaşıyla Dön’düğüm, Yok’luğun da her Düğüm, Kör edip bu Âlem’e Kendine Var’dıran Sen… Gâm’ze
Ayak’kabı
Ayak’kabı Ayak kabı, Çünkü kabı kadar alır içine yürüyen ayakları. İlk adımlarını attığında, minicik ayaklarına giyersin. Düşersin, kalkarsın o ayak’kabı ile.. Büyür ayakların, sen büyüdükçe, sen yürüdükçe kabı da büyür ayakların. Şekilden şekile girer, ayak kabı. Sırf sen daha rahat yürü diye.. Büyüğünü alsan ayağından çıkar, rahatsız olur, yürümen zorlaşır. Küçüğünü giysen, ayağını vurur, ızdırap olur, yürümen zorlaşır. Nihayetin de kaptır, doldurabileceğini alır… Gâm’ze